
SOHBET - CHAT
31 Ocak 2008 Perşembe
TERAZİLERİN BİR BAŞKA YÜZÜ

30 Ocak 2008 Çarşamba
PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ 12
Hemen yaptım salatayı.Ben zaten salata hastasıyım. Ömrü rejimle geçmiş bir insan salataları sevmezse zaten yaşayamaz. Rejimdeyken mayonezle olan salatalara yanlızca sarımsaklı yoğurt koyuyorum. Yağ koyulacak salataya ise ya hiç yağ koymuyorum, ya da çok az zeytinyağı koyuyorum. Aslında beslene bilsemde hep salata ile beslensem hiç kilo almazdım. Ama hep salatayla olmuyor. Hele blogçu arkadaşlarımın sitesindeki tarifleri dayanıpta denemesem. Tabi bazılarını deniyorum. Kardeşim diyor ki:" abla baktığın bu yemek ve pastaların hepsini yapsan bari". Ben onların hepsini yapıp denersem 200 kilo olurum diyorum.
Bu sırada patates salatam acılı ve bol limonlu olmuş. Tam benim istediğim gibi. Siz ölçüleri istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz.
MALZEMELER:
4 büyük boy patates
1 bağ maydanoz
1 bağ yeşil soğan
1 tane limon
1/2 su bardağı zeytinyağı
tuz,karabiber
kırmızıbiber
YAPILIŞI:
Patatesler haşlanır. Kabukları soyulur. Küp küp doğranır. Üzerinedoğranmış soğan ve maydanoz konur. Ayrı bir kapta zeytinyağı,limon suyu, tuz,karabiber ve kırmızıbiber çırpılır. Patateslerin üzerine dökülür. iyice harmanlanır.
KÜNEFE
MALZEMELER:
500 gr kadayıf
tuzsuz antakya peyniri
sadeyağ
Şerbeti için:
1 kilo şeker
1 litre su
1/2 limon
YAPILIŞI:
Şerbeti hazırlanır. Şeker ve su kaynatılır. Ocaktan indirmeye yakın limonla bir taşım kaynatılır ve soğuma bırakılır. Ayrı bir yerde kadayıflar didiklenir. Ufak ufak doğranır.Tencerede sadeyağ ile harmanlanır. İkiye bölünür.Yarısı sadeyağla yağlanmış tepsiye eşit orantıyla yayılır. Üzerine hiç açıkta bir yer kalmayacak şekilde peynir yayılır. Ama kenarlardan biraz açıklık bırakın yoksa pişerken akar tepsiye yapışır. Üzerine ayrılan kadayıfıda eşit yayın.Pişirme aparatında ilk önce altını kızattın.Sonra yağlanmış tepsiye ters çevirip diğer tarafınıda pişirin. Dilimlenip servis yapın.
27 Ocak 2008 Pazar
HERKES İÇİN BİRAZ MUTLULUK

Birisi nasıl olduğunu sorsa “Bomba gibiyim” diye yanıt verirdi hep. “Bomba gibiyim...” Jerry bir doğal motivasyoncuydu. Yanında çalışanlardan biri o gün, kötü bir gündeyse, Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.
Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni. Bir gün Jerry’ye gittim “Anlamıyorum” dedim. “Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun. Nasıl başarıyorsun bunu?..”
“Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak, ya kötü... derim. Havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda gene iki seçimim var. Kurban olmak, ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, gene iki seçimim var. Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını seçerim. “Yok yahu “
diye protesto ettim. “Bu kadar kolay yani”
“Evet... Kolay... dedi. Jerry “Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin...Sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin... Yani sen hayatını nasıl yaşayacağını seçersin...”
Jerry’nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu uzun yıllar görmedim. Ama, hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde hep onu hatırladım.
Yıllar sonra, Jerry’nin başına çok tatsız bir şey geldi. Soygun için gelen hırsızlar paniğe kapılıp Jerry’yi delik deşik etmişler... Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hala vücudundaymış.
Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm. “Nasılsın” diye sorduğumda “Bomba gibiyim” dedi.
“Bomba gibi”
“Olay sırasında neler hissettin Jerry” dedim.
“Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm... Ya yaşamayı seçecektim, ya ölümü... Ben yaşamayı seçtim.”
“Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi!”
“Ambülansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep “İyileşeceksin merak etme” dediler.
Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerken doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana “Bu adam ölmüş” diyordu. Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım.
“Ne yaptın” diye merakla sordum...
Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak her hangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu. “Evet” diye yanıt verdim. “Var”. Doktorlar ve hemşireler merakla sustular. Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım. “Benim kurşunlara alerjim var!.. Doktor ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım. Ben yaşamayı seçtim. “Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil...”
Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük katkısı ile yaşadı. Yaşaması bana yeni bir ders oldu.
Hergün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim. Ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu...
Bu yazıyı okudunuz şimdi iki seçiminiz var.
1. Unutup gitmek
2. Kesip saklamak, fotokopisini çıkarıp, dostlarınıza dağıtmak.
Francie Baltazar Schartz’ın yazısını okuduktan sonra düşündüm, iki seçimim vardı. Çöpe atmak yada sizlerle paylaşmak.
BEN SEÇİMİMİ YAPTIM. YA SEN?..
26 Ocak 2008 Cumartesi
FUNDA VE TUZDA TAVUK
Bugün size çok değişik bir tarif vereceğim. Ama bence çok lezzetli ve çok basit bir tarif herkese tavsiye ederim. Resimde görülen tavuğu Mesut Usta yaptı. Ona çok teşekkür ederim
MALZEMELER:
1 bütün tavuk
250 gr kalın tuz
1/2 su bardağı su
YAPILIŞI:
Tuz su ile macun kıvamına gelinceye kadar yoğrulur. Tavuk fırın tepsisine yerleştirilir. Açık olan karın kısmı folyo ile doldurulur. Üzerine tuz sıvanır. Fırında tuz çatlamaya başlayıncaya kadar pişirilir. Tuz üzerinden soyulur.deriside soyulur ve servis yapılır.(derisi çok tuzlu olur)
25 Ocak 2008 Cuma
KANAT ÇORBASI
Kış günü bizim evden çorba eksik olmaz. Vazgeçilmez bir yemektir. Ben eskiden değişik çorbalar denemeye bayılırdım. Ama kocam değişik lezzetlere hiç açık değil. Onun için değişik şeyleri bazen kendim için deniyorum.Ama dediğim gibi bu çorbaya herkes bayılıyor.
Tarifi ise:
MALZEMELER:
1/2 kilo kanat
1 su bardağı pirinç
1 su bardağı nohut
2 kaşık antep biber salçası
1 kaşık antep domates salçası
1,5 litre su
tuz , karabiber
YAPILIŞI:
Kanatlar haşlanır ve didiklenir. Bir tencerede salçalar kavrulur.Üzerine su dökülür, tavuk kanatları, pirinci ve nohutu konur. Tuz ve karabiber eklenir. Pirinçler suyu ile özleşip, pişince ocaktan indirilir.
24 Ocak 2008 Perşembe
AŞURE
Lafı fazla uzatmadan geçelim annemin aşure tarifine:
MALZEMELER:
1 kilo aşurelik bugday(geceden ıslatılmış)
1/2 kilo fasulye (geceden ıslatılmış)
1/2 kilo nohut (geceden ıslatılmış)
1/2 kayısı(geceden ıslatılmış)
1/2 üzüm (geceden ıslatılmış)
3 elma
3 portakal kabuğu
3 kilo şeker
1 tabak fındık
1 tabak nar tanesi
1 tabak toz antepfıstığı
1 tabak dövülmüş ceviz
1 avuç pirinç
1 avuç kırmızı mercimek
YAPILIŞI:
Geceden ıslatılan nohut, fasulye ve buğday teker teker pişirilir. Buğday piştikten sonra kapağı kapatılıp bir kenara bırakılır.İyice açılması için. K ayısılar şerit şerit doğranır. Sonra büyük bir tencereye fasulye, nohut,buğday alınır ve üzerine suyu eklenir.Kaynatılır. Üzüm, kayısı,elma doğranıp içine atılır. Pirinç ,kırmızı mercimek, portakal kabuğu rendesieklenir.iyice kaynatılır.En son şekeri koyulur ve kaynatılır. Şeker koyulmadan bütün malzemeler iyice pişirilir. Yoksa malzemeler sertleşir. Aşure pişince kapağı kapatılır. biraz dinlendirilir. 5 dakika sonra kapağı açılır. Kapaktaki su buharı bütün eve serpilir(bereket için).Sonra kaselere alınıp üzeri süslenir
NOT: Evdeki bakliyatlardan en azından içini bir avuç atarsanız evin bereketi artar derler. börülce ,bakla vs...gibi
23 Ocak 2008 Çarşamba
MUTLULUĞUN GİZİ

Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla karşılaşmış: Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş, dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge sırayla insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama Mutluluğun Gizi’ni açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra görmeye gelmesini salık vermiş. ‘Ama sizden bir ricada bulunacağım’, diye eklemiş bilge, delikanlının eline bir kaşık verip sonra bu kaşığa iki damla sıvıyağ koymuş. ‘Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz’.
Delikanlı sarayın merdivenlerini inip-çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış. ‘Güzel, demiş bilge, peki yemek salonumdaki Acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvan Başı’nın yaratmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi?’ Utanan delikanlı hiçbir şey göremediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka bir şeye dikkat edememiş. ‘Öyleyse git, evrenimin harikalarını tanı’, demiş ona bilge. ‘Oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin.’
İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce, gördüklerini bütün ayrıntılarıyla anlatmış.
‘Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?’ diye sormuş bilge. Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş. ‘Peki’, demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi, ‘sana verebileceğim tek bir öğüt var: Mutluluğun Gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.’
Bu da benim okuyup çok beğendiğim kitaplardan biri. Bu kitapta çok etkileyici yazılar var buda bir tanesi çok ibret verici dersler olan bir kitap. Başka yazılarda var bulabilirsem sizlerle onlarıda paylaşacağım..
22 Ocak 2008 Salı
"PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ 11"
Bu tarif benim bir zamanlar çok sık yaptığım bir tarifti. Bu etkinliğe ne yapayım diye düşünürken aklıma geldi. Bende hep salatalardan mı gidiyorum ne:))) Ama ne yapayım salataları çok seviyorum. Daha bende ne salatalar var.
MAYONEZLİ HAVUÇ SALATASI
MALZEMELER:
3 büyük boy havuç
2 kaşık mayonez
250 gr yoğurt
3 diş sarımsak
1/2 su bardağı yağ
tuz
YAPILIŞI:
Havuçlar rendelenir. Bir tencerede havuclar sıvıyağda çevrilir.(havucun içine yağ koymazsanız hem havuç vücudunuzda hazmı zorlaşır hem de A vitamini ortaya çıkmaz.) Bir kasede mayonez,dövülmüş sarımsak, yoğurtve tuz karıştırılır. İçine soğuyan havuçlar karıştırılır.Buzdolabın da yarım saat dinlendirildikten sonra servis edilir.
İNANILMAZ GERÇEK

21 Ocak 2008 Pazartesi
ANTEP TERBİYELİ BİFTEK
Yemeklerimi bazen evde bazen de işyerinde yapıyorum. İşyerinde yemek yaptığımda arkadaşlar bayılıyorlar. Çünkü ben yemek yapmazsam onlar pek yemek yapmıyorlar ve aç kalıyorlar.Bizde bir tabir vardır "tok evin aç kedileri " diye. Lahmacun ve kebap yemekten bıkmışlar. Bu biftek evde yaptığım bir yemek inşallah beğenirsiniz. Tarife gelince:
MALZEMELER:
1 kilo biftek
2 yemek kaşığı antep biber salça
5 diş sarımsak
1/2 su bardağı süt veya
3 kaşık yoğurt
1/2 su bardağı sıvı yağ
tuz,karabiber,kekik
YAPILIŞI:
Bir kapta biftekler ve salça, yağ, dövülmüş sarımsak, yoğurt veya süt, tuz, karabiber,kekik harmanlanır. Ağzı kapaklı bir kapta bir gece buzdolabında bekletilir.(biftek o zaman daha yumuşak olur). Ertesi gün ya teflon tavada, ya ızgarada yada kömür ateşinde pişirilir. Yanında sadeyağlı sade pilav (bizim yöreye özgü bir yağ.Tatlı ve yemeklere kullanılır.Çok güel bir tat ve koku verir.)ve turşu tavsiye ederim.
KIRMIZI BİBER TURŞUSU
20 Ocak 2008 Pazar
EROİN GÜNCESİ

Belli bir kültür ve terbiye ile büyütülmüş, maddi sıkıntı çekmemiş ama hep en çalışkan, en olgun, en terbiyeli olmak zorunda kalmış çocuklardık. Çoğumuzun ailesi ya boşanmış yada çocukları yani bizler yüzünden ayrılamadıkları için senelerce kavga gürültü birbirlerine katlanan ebeveynlerdi. Bize pahalı oyuncaklar alıp güzel okullarda okutmuşlardı. Bizler de bir zamanların en iyi öğrencileri olmuş, zekamızı, yeteneklerimizi ispatlamış, onların deyimiyle bir noktadan sonra kötü arkadaşlar falan yüzünden sapıtmıştık. Hiçbir anne baba kendinde kusur aramıyor, hep aynı tekerlemeyi söylüyordu: Çalıştım, çabaladım, yemedim yedirdim, okusun, adam olsun diye elden geleni yaptım, bir dediğini iki etmedim ama şimdi onun bize yaptığına bak, vallahi yaşlandım, çöktüm, ölümüm bu çocuk yüzünden olacak, doktor, hastane her şeyi denedik gene başlıyor, gene kullanıyor...
İNTİHAR, UMUTSUZLUK İLE CESARETİN KESİŞTİĞİ YERDE GERÇEKLEŞİR!
Bu kitabı okuduğumda çok etkilenmiştim. Hele de yazarın kendisi olduğunu öğrendiğimde ve kitabı yayınlandıktan iki hafta sonra öldüğünü öğrenince çok etkilenmiştim.Allah kimsenin başına bu tür olaylar vermesin.
Ben bu kitabı okuduğumda üniversiteyi yeni bitirmiştim.Nereden çıktı bu kitap şimdi derseniz. Bu kitabı okuduğumda beni en etkileyen bölümünü o zamanki bilgisayarıma kaydetmişti.Bu o bölüm. Kardeşimde o bilgisayarı boşaltırken benim yazılarımı bir klasörde toplamış ve saklamış. Bir hafta önce ortaya çıkardı. O dosyada daha neler var hepsini paylaşmak istiyorum sizlerle. İki gün önce yazdığım o hikayede bu dosyadandı.
Bu sırada kardeşime teşekkür ederim. Arada bir böyle süprizler yapmaya bayılır.Üzerinden seneler geçti. Ben bile unutmuştum.
19 Ocak 2008 Cumartesi
İZMİR KÖFTE
MALZEMELER:
500 gr köftelik kıyma
2 büyük soğan
5 diş sarımsak
1 su bardağı galete unu
1 yumurta
kimyon,köfte baharı
kırmızıbiber,karabiber
tuz,kekik
4 büyük boy patates
4 adet çarliston biber
Sosu için:
2 yemek kaşığı antep biber salçası
1 yemek kaşığı antep domates salçası
1 litre su
tuz,karabiber
YAPILIŞI:
Kıymanın içine baharatlar,galeta unu,yumurta,rendelenmiş soğan ve sarımsak konur ve iyice yoğrulur.Bir gece buzdolabında dinlendirilir. Ertesi gün köftelere tombul birer parmak şekli verilir ve fırın tepsisine dizilir. Öylece fırına verilir.Birazcık rengi değişince fırından çıkarılır. Diğer bir yandan patateste kalın parmak veya elma dilim şeklinde doğranır . Çarliston biberlerle kızgın yağda kızartılır. Köftelerin üzerine dizilir. Diğer bir tencerede biraz sıvıyağın üzerine salçalar alınır ve kavrulur. Biraz tuz, karabiber ve suyu konur ve kaynayana kadar pişirilir. Kaynayan sos köftelerin üzerine dökülür ve fırına verilir. Sosu yemekle özleşene kadar fırında pişirilir.
NOT:Bir gece önceden yoğuracağınız kıymanın içine biraz karbonat atıp yoğurursanız daha sert köfteler elde edrsiniz.
Bu tür köfteleri özelliği çok iyi yoğurmak ve mümkünse bir gece dinlendirmek.
18 Ocak 2008 Cuma
TARHANA ÇORBASI
BİR MASUMUN ÖLÜMÜ

Dün bir partiye gittim anne, bana öğütlediklerin aklımdaydı;
“İçki içme yavrum” demiştin,yalnızca soda içtim anne. Dediğini yaptığım için içim gururla
doluydu,diğerlerine benzemedim içkili araba kullanmadım.
Ben doğru olanı yaptım anne,tıpkı senin dediğin gibi şimdi parti sona eriyor anne ve herkes
içkili, bense sana dönerken sana tek parça döneceğimden emindim.
Arabayı kullanmaya başladım anne, tam yola çıkacaktım, diğer araba beni görmedi anne
bana bir eşyaymışım gibi çarptı. Kaldırımda uzanmış yatarken yaralı, polisin “bu çocuk sarhoş”
dediğini duydum anne.
Bana çarpan sarhoşsa onun hatasını ben mi ödeyeceğim anne?
Burada ölüyorum anne, hayatım bir balon gibi sönecek mi? Etraf kan dolu anne, benim kanımla
hissediyorum,
Birazdan öleceğim. Sana son bir şey söylemek istiyorum anne,
Yemin ederim hiç içmedim, içen ben değildim, onlardı anne!
Galiba bana çarpanla aynı partideydik, tek fark; o sadece sarhoş, bense ölüyorum anne...
İnsanlar neden içer anne?
Şimdi keskin bir acı duyuyorum, tıpkı bıçak gibi. Bana çarpan çocuk yürüyor, görüyorum,
bu haksızlık!
Ben burada yatıyor ve ölüyorum.
Kardeşime söyle ağlamasın anne, babama söyle cesur olsun.
Mezarımın başına ‘babasının kızı’ diye yazmayı unutmasın. Birileri ona içkili araba
kullanmamasını söylemeli anne.
Nefesim tükeniyor anne, gittikçe halsizleşiyorum. Ne olur ağlama arkamdan.
Son bir sorum var.Anne, elveda demeden önce, suçlu ben olmadığım halde ölen neden benim?
17 Ocak 2008 Perşembe
SOĞAN AŞI
Benim çocuğum prematüre doğdu. 29 haftalık ve 1 kilo doğdu. Çok zorluklar çektik. Ama bu zorluklarda hep benim ailem benim yanımdaydı. Doktorların yaşamaz dediği ve yaşamasına en fazla %15 şans verilen kızım şimdi 2,5 yaşında. Maşallah varlığı ile içimizi ısıtıyor. kızımın üzerlerinde çok büyük emekleri var. Kızımla ilgili detaylı şeyler sonra anlatırım belki. Ama şimdi o günler aklıma geldi ve duygulandım konuyu değiştireyim.
Ya bravo bana konuyu nereden nereye getirdim. ben en iyisi tarife geçeyim. Bu sırada eşim ilk defa yedi ve çok beğendi.
MALZEMELER:
500 gr kuşbaşı et
500 gr arpacık soğan
2 su bardağı nohut
3 diş sarımsak
2 kaşık antep salçası biber
1 kaşık antep salçası domates
tuz,karabiber
1 su bardağı sıvıyağ
YAPILIŞI:
Tencerede et pembeleşinceye kadar kavrulur sonra salçalar kavrulur ve üzerine nohut ve su dökülüp nohut pişmeye yakın temizlenmiş arpacık soğanlar bütün bir şekilde,dövülmüş sarımsak,tuz, karabiber atılır.Eksik suyu tamamlanır ve et,nohut,soğan pişip suyu özlaşene kadar pişirilir.
16 Ocak 2008 Çarşamba
GAVURDAĞI SALATASI
Bu tarif Gaziantep yöresine ait basit ama doyurucu bir salata. Aslında bu salatayı babam biz çocukken çok yapar ve narla süslerdi. Ama bende nar yoktu. Dileyen arkadaşım narlada süsleyebilir.
Şimdiden afiyet olsun.
MALZEMELER:
3 adet domates
1 adet soğan
3adet yeşil biber
ceviz
antep nar ekşisi
limon
antep zeytinyağı
tuz
pul biber
YAPILIŞI:
Domates,biber ve soğan mümkün olduğunca küçük doğrnır ve harmanlanır.(acı sevenlerin pul biber koymasını tavsiye ederim)Salata tabağına alınır ve üzerine bolca dövülmüş ceviz nar ekşisi, biraz limon ,tuz ve zeytinyağı konularak servis yapılır.
15 Ocak 2008 Salı
PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ 10
MAKARNA SALATASI
MALZEMELER:
1 paket makarna
1 kutu konserve bezelye
1 kutu konserve mısır
2 adet havuç haşlanmış
10-15 adet salatalık turşusu
3-4 kaşık mayonez
250 gr yoğurt
3-4 diş sarımsak
tuz
YAPILIŞI:
Makarna kaynamış tuzlu suda haşlanır. süzgeçten geçirilip soğuk suya tutulur. Soğuması için bir kenara bırakılır. Diğer yandan bir kapta mayonez,dövülmüş sarımsak ve yoğurt karıştırılır. Üzerine bezelye,mısır, küp küp doğranmış havuç ve salatalık turşusu,tuz eklenir ve karıştırılır. En son üzerine makarna ilave edilir o da karıştırılır. Buzdolabında 30 dak. dinlendirildiktan sonra servis edilir.
13 Ocak 2008 Pazar
ETLİ KURU FASULYE
Geçelim tarife...
MALZEMELER:
2 su bardağı kuru fasulye(önceden ıslatılmış)
250 gr kuzu eti
2 diş sarımsak
1 büyük soğan
1 litre su
2 kaşık antep salçası(biber ve domates karışık)
tuz,karabiber
YAPILIŞI:
Tencerede kuşbaşı doğranmış kuzu eti suyunu çekip pembeleşinceye kadar kavrulur.Sonra yemeklik doğranmış soğan ve sarımsak pembeleşinceye kadar kavrulur.Üzerine salça koyulur ve kokusu çıkana kadar kavrulur.(benden tavsiye ben her salça ve domates koyduğum bir adet kesme şeker atarım asidini yani ekşimtrak tadını alır.yemek daha lezzetli olur) Fasulyeyi salçalı sosla biraz çevirip tuzu,suyu ve karabiberi eklenip fasulyeler iyice yumuşayana kadar pişirilir.
HAYAT DERSİ
12 Ocak 2008 Cumartesi
KRALIN DERSİ

"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral.
Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.
MELEK ANNE
-Tanrim, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler, fakat ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?
-Tüm meleklerin arasından senin için bir tanesini seçtim. O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün sarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.
-Pekiiiii... İnsanlar bana birseyler söylediklerinde, dillerini bilmeden söylenenleri nasıl anlayacağım?
-Meleğin sana dünyada duyabileceğin en güzel ve tatlı sözcükleri söyleyecek, sana konuşmayı dikkatle ve sevgiyle öğretecek.
-Peki Tanrım, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?
-Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek.
-Dünyada kötü adamlar olduğunu duydum, beni kim koruyacak?
-Meleğin seni kendi hayatı pahasına dahi olsa daima koruyacak.
-Fakat ben, seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm.
-Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve bana gelmenin yollarını sana öğretecek.
O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulasır. Bebek gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar:
-Tanrım eğer şimdi gitmek üzereysem lütfen çabuk söyle, benim meleğimin adı ne?
-Meleğinin adının önemi yok yavrum, sen onu ANNE diye çağıracaksın.
11 Ocak 2008 Cuma
BEBEK

Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri,kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu. Onun ipek yanaklarını daya doya öpmek ve cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde : "Dokunma bana ..." diye bir ses duydu."Beni okşamaya hakkın yok senin..." Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı. Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu. Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü. Aman Allahım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen konuşan oydu. "Bana yaklaşmanı istemiyorum" diye devam etti. "Hemen uzaklaş benden..." Kadın, biraz olsun kendini toplayarak : "Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi. "Onlar da güzel ama kız çocukları başka. Bu yüzden seni öpmek istedim.""Beni öpemezsin" diye ağlamaya başladı bebek."Benim de seni öpemeyeceğim gibi..." "Neden ?" diye sordu kadın."Neden öpemezsin ki ?" Bebek, hıçkırıklara boğulurken : "Bunun sebebini bilmen gerekir" dedi."Düşünürsen mutlaka bulacaksın..." Kadın, neler olupbittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi. Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu. Aile dostları olan tanınmış doktor, odayı dolduran çiçeklerden bir tanesini vazodan çıkartıp kadına uzatırken : "Geçmiş olsun hanımefendi" dedi."Başarılı bir kürtajdı doğrusu. Ha..! Sahi, "kız"mış aldırdığınız bebek."
GEÇ KALMAYIN !

10 Ocak 2008 Perşembe
SEBZELİ FIRIN TAVUK
MALZEMELER:
1 bütün tavuk
2 adet patlıcan
4 adet patates
4 adet biber
2 adet soğan
4 adet domates
4 diş sarımsak
2 kaşık antep biber salçası
2 kaşık antep domates salçası
1/2 su bardağı sıvı yağ
1/2 litre su
YAPILIŞI:
Tavukları çeşitli yerlerinden istediğimiz irilikte parçalıyoruz.üstüte yarımay şeklinde doğranmış soğan ve sarımsakları ekliyoruz. Patates,patlıcan,domates ve biberleri küp küp doğruyoruz. Bütün malzemelerin üstüne salçaları koyup sebzeleri ezmeden elimizle karıştırıyoruz. Sonra bir fırı tepsisine alıp suyunu,yağınıve tuzunu ekliyoruz. Üzeri nar gibi kızarıp tauklar pişince servis yapıyoruz.
GEÇ KALMIŞ İYİ YILLAR

Son Bir Kaç Yıldır Gelenekselleştirdiğim Şekilde Pharmekeos'a indim yine Yeniyıl Öncesi. Pharmekeos, İstanbul'a İlk Yerleşen Uygarlık Medea'lılar İçin Kutsal Bir Koydur ve Medea Tanrıları Sihirlerini Hala o Koyda Tutarlar. İşte Bende Her Yeniyıl Öncesi Medea Tanrılarından Bir İki Dilek Dilemeye, Laklak Etmeye Giderim.
" Selam ihtiyar " Diyerek Yanaştım Yanına.
" O Klavye Gençliğinin Pharmekeos Müdürü Gelmiş " Şeklinde Alaycı Bir Cümleyle Karsıladı. O Gençlik Grubuna Ait Olmadığımı Düsündüğüm İçin Umursamadım Fazla.
Heralde Afrodit ile Arası İyi Degildi Bu Aralar, Huysuzluğunu Açarım Bırazdan. "Bir Yılı Daha Devirdik İhtiyar " Dedim Gülümseyerek.." Evet 1 Yıl Daha Yaşlandın.. Yaşlandın Ama YAŞADIN’ mı ?" Dedi.Anlaşıldı Bu Herif Dün Gece Afrodit ile Fena Atışmış Sinirini Bizden Çıkaracak. Bir Anlık Sessizliğin Ardından Devam etti " Korkak Bir Nesilsiniz " . En Ukala Surat İfademi Takınarak " Ne Diyorsun Ya " Diye Cevap Verdim . " Baskalarının Hayatını Yaşıyorsunuz, Kendinizinkini degil" Garip ve Gizemli Konuşmaya Devam Ediyordu.Sabrım Taşmıştı, Tanrı'ysa Tanrılığını Bilsin, İyice Hakarete Varan Söylemlerde Bulunmaya Baslamıstı. " İhtiyar, Derdin Ne ? Eveleyip Geveleyeciğine Anlatsana " Dedim.." Sen Son Bir Sene Kaç Kadının İsmini Andın Toefl Sözcügünü Zikrettigin Kadar Evlat ? Kaç Kez Yağmur Sonrası Toprak Kokusunu Ciğerlerine Çektin ? ve Kaç Kez Rüzgarın Sertliğine ve Titreciliğine Aldırmadan, Onun Uğultusuna Islığınla Eşlik Ettin? " .." Bunları Arada Sırada Yaptığımı ve Zevk Aldığımı Biliyorsun İhtiyar ".. Pehh Şeklinde Alaycı Bir Ses Çıkardı ve Devam Etti;" 365 Tane 24 Saatte Toplasan 40-50 Saat.. İşte Sizin En Büyük Sorununuz Bu Evlat, Dursut Değilsiniz en Başta Kendinize. Hep Sevgilinizden, Arkadaşlarınızdan Beklıyorsunuz; Ruhunuzun Derinliklerine İnmesini. Peki Kendi İç Yolculugunuza Kac Kere Çıkıyorsunuz ? Hadi Sevgilinize, Sevdiklerinize Maskelerinizden Soyunup Anlatamıyorsunuz Bazı Şeyleri, İtiraflarda Bulunamıyorsunuz..
Kendinizle Yüzleşmekten Niye Kaçıyorsunuz Bu Kadar ? İşte Bu Yüzden Korkak Diyorum Size Evlat. En Acısıda Sevmekten; Çıkarsızca, Şuursuzca Sevmekten Korkar Olmuşsunuz. Bir Eliniz Sürekli Kontrol Bütonunda Onu Bırakmaktan O Kadar Çekiniyorsunuz ki. Aranızda Uzun İlişkisi Olanlarınki de Alışkanlıktan Öteye Geçmiyor"
İhtiyar Kilit Yerlerden Vurmaya Başlamıştı, Acilen Toparlanıp Gardımı Almam Lazımdı. Fakat O İşaret Parmagıyla Beni Susturarak Devam Etti " Size Dünyanın en Görkemli Şehri İstanbul'u Bıraktık. Sen!! Evlat, Kaç Kere Kanlıca'da Yoğurt Yedin ? Salacak'ta Şarap İçtin ? Samatya'da Fasılın Doruğuna Vurdun ? Rumeli Fenerinde Güneşi Karşıladın yada Kuzguncuk'ta Zaman Kavramını Unutup Gecenin ve Manzaranın Sihrine Kayıtsızca Eşlik Ettin ? " Ee Be İhtiyar Belaltı Vuruyorsun. Niye Hep Anadolu Yakası ? Yenikoy - Pharmekeos Hattında Yapıyoruz İşte Bunları. Hem Siz Medealılar Değil miydiniz; Karşı Tarafı Kalkedon ( Körler Ülkesi ) Diye Tanımlayan ? Son Cümlemle İhtiyarı Biraz Yavaşlatcağımı Umuyordum, Gayet Sakince Söze Girdi," Bak Gördün mü Evlat, Sende Alışkanlıklarının Esiri Olmuşsun, Üstelik Sürekli Monotonluktan Nefret Ediyorum Diye Beynimi Ütülersin. Yeni Yerler, Yeni Yenler, Yeni Tadlar Yaşama Aşkıyla Yanıp Tutuşmalısın. En Özgürlükçünüz Bile Nihayetinde Kalıpcı. Kalıplarınızdan Kurtulup Suya Atlayamıyorsunuz, Yolculuklara Karşı Tedirginsiniz. Ve En Önemlisi Dış Yolculuk Biletinin Alınması İçin Önce İçe, İçinize Yolculuk Yapmak Gerektiği Gerçeğini Es geçiyorsunuz. "İhtiyar İyiden İyiye Domine Etmeye Başlamıştı Konuşmayı, Sırf Bozum Olmamak Adına, Savunmadıgım Ama Klişelesmiş Toplumsal Yargılarla Cevap Verdim İhtiyara " Gez, Eğlen, Düşün, Sev, Sevil, Cesur Ol vs.. Hep Soyutsal Kavramlar Üstünde Duruyorsun. Ya Somutsallar İhtiyar ? ".. Derin Bir Nefes Aldı.."Ders, Mezunıyet, Kariyer, Para vs.. Diyeceksin Dimi Evlat ? Dikmen, Öküzgözü, Cumartesi, Buzbag Kaç Para Be Evlat ? .. Pharmekeos daki Banklarda Özelleştirilmedi Henüz, Manzarasıda Şirketten Üstelik. Nefes Almanın, Kahkahalara Boğulmanın ya da Gözyaşının Vergiye Bağlandığını da Hatırlamıyorum. "..İhtiyar Bilgeliğini Konuşturmuştu. Daha Fazla Direnemicem Teslim Olma Vakti.. " İyisin Hoşsun da İhtiyar Tam Finaller Öncesi bu Gerçekleri Yüzüme Çarpmasan Olmazmıydı ? "Bilgece Bir Edayla Gülümsedi Oturduğu Banktan Kalkıp Omzuma Elini Attı" Finaller.. Mat, Fizik vs.. Değilmi ? Peki Hayatının Finaline Her Yılbaşında Biraz Daha Yaklaştığının Farkında mısın ? Unutma; Hayat Bir Göle Benzer, Suya Girdiğinde Karşı Kıyı Hiç Varılmıyacakmış Gibi Uzak Durur, Kıyıya Kulaç Kala Dönüp Arkana Bakarsın ki Sanki Hiç Yüzmemişsin...Gezin, Düşünün, Okuyun, Eğlenin, Affedin, Cesur Olun, Savaşmayın Sevişin Heleki Severek Sevişirseniz.. Haklarınızı Savunmada Fena Değilsiniz Zaten, ama Arada Tembellik Hakkınızın Varoldugunuda Hatırlayın.. " İhtiyara Olan Saygım Katlanmıştı Sanki.." Şimdi Gidebilirsin Evlat, Daha Yapacak Çok İşim Var Bugün " Dedi. Ee Şey İhtiyar Benim Yeniyıl Dileklerimi söyliyecektim Sana.." Bugün Konuştuklarımızı Akşam Yattığında Sorgulayıp , Reele Donüştürmek İçin Çabalarsan Eğer, Bütün Dileklerini Farkında Olmadan Gerçekleştireceksin Zaten " Dedi.. Tüylerim Diken Diken Olmuş Gözlerimde Tam Bir Şapşala Dönmüş Vaziyette İhtiyara Son Selamımı Çakıp ;Ah Bir de Rakı Şisesinde Balık Olsam Mısralarını Mırıldanarak Adımlarımı Pharmekeos Yokuşuna Doğru Yönlendirdim...Evet Gençler ve Daima Genç Olanlar, Bizim Medeali’nin 2008 Ögütlerini Hepinizle Paylaşayım Dedim.. Bunların Sihir ve Lanetleri O Kadar Güçlüdür ki 3000 Yıldır Etkisini Korur.. Sene İçinde Onu Anımsamanız, Onunda Sizin Yanınızda Olması Dilegi İle..
Hepinize İyi Yıllar!!!
9 Ocak 2008 Çarşamba
GÜVEÇTE ANTEP USULU TÜRLÜ
FIRIN MAKARNA
İnşallah beğenirsiniz.
MALZEMELER:
BEŞAMEL SOS İÇİN:
1 litre süt
2 kaşık un
2 kaşık sıvıyağ
1/2 su bardağı kaşar peyniri
tuz,karabiber
MAKARNASI İÇİN:
1 paket fırın makarna
tuz
su
ÜZERİ İÇİN:
1 su bardağı kaşar peyniri YAPILIŞI:
Tencerede yağ ve un kavrulur. Üzerine yavaş yavaş süt eklenerek karıştırılır. Kaynayıp boza kıvamına gelene kadar pişirilir.
Ayrı bir tencerede su kaynatılıp içine makarnalar boşaltılır.Biraz diri pişirdiğimiz makarnaları soğuk suya tutulur. Sonra ılık olan sosun 2/3'ü makarnaya iyice karıştırılır. Yağlanmış fırın tepsisine dökülür. Üzerine ayrılmış olan sos yayılır. En üstüne ise kaşar yayılır. Üzeri kızarınca fırından çıkarılır. Dilimlenerek servis yapılır.
8 Ocak 2008 Salı
YAŞLI ADAM VE KADIN

KELEBEĞİN HİKAYESİ

6 Ocak 2008 Pazar
ÖNYARGI

BİRGÜN ANNE ÇOCUĞUNU GELİNCİĞE EMANET EDİP ÇARŞIYA GİTMİŞ. DÖNDÜĞÜNDE GÖRDÜĞÜ MANZARA KORKUNÇMUŞ. GELİNCİK KAPININ ÖNÜNDE, AĞZI BURNU KAN İÇİNDE. ANNE GELİNCİĞİN BU HALİNİ GÖRÜNCE AKLINA ÇOCUĞUNUN ÖLDÜĞÜ GELMİŞ VE O SİNİRLE GELİNCİĞİ ORADA ÖLDÜRMÜŞ. SONRA BİRDEN BİR BEBEK SESİ DUYULMUŞ. EVE GİRDİĞİNDE BEBEK YATAĞINDA YATIYOR VE YANINDA DA KOCAMAN BİR YILAN VARMIŞ. EINSTEIN'IN DA DEDİĞİ GİBİ : İNSANLARDAKİ ÖNYARGIYI YOK ETMEK, ATOMU PARÇALAMAKTAN DA ZORDUR.
5 Ocak 2008 Cumartesi
" KA YAĞIYO"

Bir tek şeyi düşünüyorum. Evi olmayan insanlar ne yapıyor. Ya yakacak bir şeyi olmayanlar. Çevremizde yardıma ihtiyacı olan insanlar varsa onları ihmal etmeyelim. Yiyecek,içecek ve yakıt yardımında bulunalım. Yalnızca özel günlerde onları hatırlamayalım. Kimin ne olacağını kimse bilemez. Allah kinseyi o durumlara düşürmesin. Allah hepimizi korusun ve kollasın.
Sevgiyle güzel günlere.